22 Haziran 2007 Cuma

SİS

Bölüm 7


Ceren’in bir sonraki durağı Berrin’in Ulus’taki eviydi… Berrin Burak ile evlendikten sonra anne babasının evini satmış ve bu saray yavrusunu almıştı. Kazadan sonra, Ceren iyileşene kadar hayatı zaten hastanede geçmiş gibiydi. Sonrasında ise bir müddet o evde oturmuş, fakat yaşadığı bunalımlı günlerin de etkisi ile o evde anne babasının ruhunun olduğu şeklinde garip bir takıntı geliştirmişti. Her akşam ayrı bir korku, ayrı bir olay yaşıyor, hemen hemen her gecenin sonunda kendini Ceren’in evine atıyordu. Bir keresinde bir gece yarısı çıldırmış şekilde Cerenin evine gelmiş ve babasının yanına geldiğini, üniversiteye başlaması konusunda sert bir ültümaton verdiğini ve hatta bununla ilgili uzun bir konuşma yaptığını anlatmıştı. Bunun çok gerçekçi olmadığını düşünen Ceren duruma el koymuş ve yalnız kalmayı istemediğini düşündüğü kuzenini beraber yaşamaları için evine davet etmişti. İki kader yoldaşı birbirlerini iyileştirmeye çalıştılar o evde. Kısa bir süre sonra Burak ile evlenip bu eve taşındı ama Ceren’i hiç yalnız bırakmadı.

Berrin tüm ailesini yitirdikten sonra çok değişmişti. O çılgın, hırslı kız gitmiş, yerine uyumlu, sakin, yardımsever bir insan gelmişti. Sanki Ceren değişmemiş miydi? İkisinin de hayatı tamamen başka bir yöne sapmış, dolayısı ile de gerçekte olduğundan daha farklı kişiliklere bürünmek zorunda kalmışlardı.Berrin Ceren’e göre daha cesur ve güçlü duruyordu hayata karşı! Oysa çocukluklarında hep Ceren güçlü ve kırılmaz olandı!

Berrin babasının onun için çizdiği yoldan gitmemeye kararlıydı. Hayalet babasının kızgın konuşması bile kararından caydıramamıştı Onu… Asla okumayı düşünmedi, evlenmeyi, bir yuva kurmayı tercih etti.

Berrin’in gösterişli bir evi vardı. Klasik parçalar ile döşenmiş süslü bir salon, renkli tüllerle çevrelenmiş bir yatak ile dikkat çekici yatak odası, bir sürü hobi odası, süper lüks banyolar ve son model beyaz eşyalar ile dolu kocaman bir mutfak… Bir çocuk odası yoktu henüz. Daha henüz anneliğe hazır olmadığını söylese de Ceren bir sorun olduğunu hissediyor, ama kendine açılamayan kuzenini bu konuda sıkıştırmıyordu. Üstelik henüz çok gençti Berrin annelik için gerçekten de…

Ceren bu evde kendini hiç rahat hissedemezdi.” Kitsch “ bir ev olarak görür, yine de bunu kırılmasını istemediği için Berrin’e söylemezdi. Kendi evi hala babasının döşemiş olduğu gibiydi. Rahat, modern, kullanışlı, kaliteli eşyalar ile doluydu evi. Bu ev ise insanı rahatsız edecek kadar gösterişli döşenmişti. Koltuklara oturmak diken üstünde oturmak gibiydi, Kocaman mekanlarda boş tek bir yer bırakılmamış, her yer antika eşyalar ile doldurulmuştu, insan üstü boyutlardaki avizeler o kadar ışıltılı kristaller ile donatılmıştı ki ışıklar açıldığında Cerenin içi garip bir huzursuzlukla kaplanıyor, adeta oradan kaçarak gitmek istiyordu. O nedenle genelde Berrin ona gelir veya dışarıda buluşurlardı.

Berrin akşama eşi ile yeni yılı kutlamak için Paris’e gidecekti. Ceren’in tersine kuzeni uçak yolculuklarından hiç korkmuyordu. Belki de kazayı birebir yaşamadığı içindi bu rahatlığı. Ceren’i yalnız bıraktığı için üzülüyordu ama eşi o tatile gitmeyi çok istiyordu. Ceren Ona gitmeleri için baskı kurmuştu. Kaç yıldır tüm özel günlerde, bayramlarda, yılbaşlarında, tatillerde hep Ceren bu çiftin yanında olmuştu. Onların da yalnız kalmaya ihtiyaçları vardı. Ama Berrin inatla Ceren’e bir anne gibi davranıyor ve onu yalnız bırakmamakta inat ediyordu.

Berrinle kucaklaştılar. İkisi de muhtemelen aynı hislerle dolu idiler. Normalden fazla süren bu kucaklaşmada ikisinin de gözleri dolmuştu. Hatırladıkları, mutlu oldukları yeni yıllara benzemiyordu bu… Berrin kaderini çoktan kabullenmişse de bu ailesini unuttuğu anlamına gelmezdi. Birbirlerine hediyelerini de verip vedalaştılar.

Ceren herkesin gıpta ile baktığı muhteşem evine doğru yola çıktı. Onlarca odası, salonları, yüzme havuzu ve hatta tenis kortu bulunan koca bir evde tek başına yaşamak ona acı verse de, ailesinin anıları ile dolu bu evi seviyor ve bırakamıyordu… Onu bekleyen Leke’si bu saatte çok acıkmış ve sabırsızlıkla sahibini bekliyor olmalıydı.


8 yorum:

böğürtlengözün annesi dedi ki...

Ben beğendim bu bölümü,roman kahramanlarının yaşayış tarzından, zevklerinden bahsetmen iyi olmuş bence. Bu romanın ilerleyen bölümlerinde o karakterleri gözümüzde canlandırmaya ışık olacak bana göre.
8. ve 9. bölüm hazırmış, hadi onlarıda koyuver hemende okuyalım :)

Emre dedi ki...

Vallahi bende sabırsızlıkla bekliyorum

Nasıl geçti habersiz... dedi ki...

yoo,bence iyi olmuş bu bölüm. çok uygun gitmiş sıralamaya. bir çok bilgi var detaylarda.

parkeolog dedi ki...

Biriktirip, okumaktı niyetim.. Dayanamadım.. Aslında uzun süre yazı okuyamam ekrandan ama o kadar heyecanlı o kadar güzel bir roman ki bu, ellerine sağlık!! Gözlerimin içine kaçma olasılığına rağmen bi'7 bölüm daha olsa okurdum şu an..
Ellerine sağlık Renkler'ciğim..
Öptüm çok; devamını bekliyorum acil olaraktan :)

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Güzel olmuş. Biraz daha biriksin de, tekrar baştan okumak istiyorum.:)

PERİLİ KÖŞK dedi ki...

bir çırpıda okudum ,ellerine hayal dünyana sağlık,
bütün bölümlerde birbirini takip eden bir uyum var, gayet iyi ...

Mustafa Şenalp dedi ki...

çok güzel bir site.

Kedila ve Meşe dedi ki...

Merak içindeyim. Lütfen yazmaya devam edin.